Kuşadası' nın Türkler' in egemenliğine ilk geçişi 1186 yılında Selçuklu Beyi II. Kılıç Aslan' ın kenti toprakları' na katması ile olmuş, Ancak Selçuklu Devleti' nin yıkılmasından sonra Beylikler Devri başlamış ve kent bir süre Aydınoğulları Beyliği tarafından yönetilmiştir. Şehir daha sonra Bizans egemenliğine girmiş ve bu dönemde Ania olarak adlandırılmıştır. Bizanslıların hakimiyetinde olmakla beraber Ceneviz ve Venedikliler' in ticaret hayatını ellerinde tuttukları 15. yüzyılda ise Efes ve Milet limanlarının deniz çekilmesinden dolayı kullanılamaz hale gelmesiyle, bölgede yeni bir liman inşa edilmesi gereği duyulmuş bunun sonucunda Kuşadası o dönemde kurulu bulunduğu bugün Andız Kulesi olarak bilinen Pilavtepe eteklerindeki yerinden bugünkü yerine gelmiştir.
Bu dönemde şehre İtalyanca' da Yeni Liman anlamına gelen Scala Nouva ismi verilmiştir. Bu dönemde Scala Nouva her türlü donanımı, limanı, ticarethaneleri ve hatta konsolosluğu ile tam bir ticaret şehri olmuştur.
M.Ö 2. yüzyılda Romalılar' ın Egemenliğine geçen Kuşadası, Meryem Ana'nın Havarileri' nden St. Jean' in bölgeye yerleşmesi ile Hıristiyanlık' ın merkezlerinden biri olmuştur. Miletus yine bu dönemde Piskoposluk Merkezi' dir.
M.Ö. 344' de Makedonyalı Büyük İskender, bölgede M.Ö. 546 yılında başlayan Pers egemenliği sona ermiş, ayrıca bu olay Anadolu' da Yunan ve yerel Anadolu kültürlerinin sentezinden oluşan sanat, yaşam ve kültür değişimi yepyeni bir çağ başlatmıştır. Bu döneme Helenistik Çağ adı verilir ki, bu dönemin en önemli şehirleri Efes, Didim, Milet ve Priene' dir.
Antik çağlara döndüğümüzde ise Kuşadası' nın kuruluş öyküsünün başına ulaşmakta biraz zorlanıyoruz. Tam olarak hangi bölgede ve kimler tarafından kurulduğunu kanıtlayacak kesin bilimsel bir veri olmamakla beraber, Kuşadası' nın bugünkü Yılancı Burnu' nda Efes' e bağlı olarak İyonlar tarafından kurulduğu ve bu yeni yerleşim merkezine Neopolis adı verildiği sanılmaktadır.
Kuşadası ve Kuşadası Körfezi' nde antik çağlarda yaşayan medeniyetlere göz atarsak karşımıza M.Ö. 3000 yılında Lelegler, M.Ö. 11. yüzyılda Aeolyalılar, M.Ö. 9. yüzyılda ise İyonlar çıkmaktadır. Bu yüzyılda Büyük Menderes ve Gediz Irmakları arasında kalan alan İyonya adını almaktaydı. İyonlar denizaşırı ticaret yapmışlar, bu sayede kısa zamanda dönemlerinin önemli politik ve ekonomik gücü haline gelmişlerdir. Tarihte Neopolis olarak adlandırılan Kuşadası, bu dönemde çağının Akdeniz ticaret yollarına açılan en önemli limanı olmuştu. M.Ö. 7. yüzyılda ise Neopolis bir dönem Lidyalıların egemenliğine girdi.
Tarih içinde yaptığımız bu yolculuktan da anlayabileceğimiz gibi, Kuşadası bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış, sadece doğal güzellikleri için değil, aynı zamanda çevresinde barındırdığı tarihi ve kültürel miras anlamında da görülmesi gereken bir şehirdir.
Bu dönemde şehre İtalyanca' da Yeni Liman anlamına gelen Scala Nouva ismi verilmiştir. Bu dönemde Scala Nouva her türlü donanımı, limanı, ticarethaneleri ve hatta konsolosluğu ile tam bir ticaret şehri olmuştur.
M.Ö 2. yüzyılda Romalılar' ın Egemenliğine geçen Kuşadası, Meryem Ana'nın Havarileri' nden St. Jean' in bölgeye yerleşmesi ile Hıristiyanlık' ın merkezlerinden biri olmuştur. Miletus yine bu dönemde Piskoposluk Merkezi' dir.
M.Ö. 344' de Makedonyalı Büyük İskender, bölgede M.Ö. 546 yılında başlayan Pers egemenliği sona ermiş, ayrıca bu olay Anadolu' da Yunan ve yerel Anadolu kültürlerinin sentezinden oluşan sanat, yaşam ve kültür değişimi yepyeni bir çağ başlatmıştır. Bu döneme Helenistik Çağ adı verilir ki, bu dönemin en önemli şehirleri Efes, Didim, Milet ve Priene' dir.
Antik çağlara döndüğümüzde ise Kuşadası' nın kuruluş öyküsünün başına ulaşmakta biraz zorlanıyoruz. Tam olarak hangi bölgede ve kimler tarafından kurulduğunu kanıtlayacak kesin bilimsel bir veri olmamakla beraber, Kuşadası' nın bugünkü Yılancı Burnu' nda Efes' e bağlı olarak İyonlar tarafından kurulduğu ve bu yeni yerleşim merkezine Neopolis adı verildiği sanılmaktadır.
Kuşadası ve Kuşadası Körfezi' nde antik çağlarda yaşayan medeniyetlere göz atarsak karşımıza M.Ö. 3000 yılında Lelegler, M.Ö. 11. yüzyılda Aeolyalılar, M.Ö. 9. yüzyılda ise İyonlar çıkmaktadır. Bu yüzyılda Büyük Menderes ve Gediz Irmakları arasında kalan alan İyonya adını almaktaydı. İyonlar denizaşırı ticaret yapmışlar, bu sayede kısa zamanda dönemlerinin önemli politik ve ekonomik gücü haline gelmişlerdir. Tarihte Neopolis olarak adlandırılan Kuşadası, bu dönemde çağının Akdeniz ticaret yollarına açılan en önemli limanı olmuştu. M.Ö. 7. yüzyılda ise Neopolis bir dönem Lidyalıların egemenliğine girdi.
Tarih içinde yaptığımız bu yolculuktan da anlayabileceğimiz gibi, Kuşadası bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış, sadece doğal güzellikleri için değil, aynı zamanda çevresinde barındırdığı tarihi ve kültürel miras anlamında da görülmesi gereken bir şehirdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder